Tarık Bin Ziyad
Berberi asıllı Nefzafe veya Zenate kabilesine mensup olduğu bilinen Tarık bin Ziyad, Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alınmış ve kabiliyetiyle ön plana çıkmıştır. Kökeninin İranlı ya da Arap olduğu yönünde iddialarda bulunmaktadır. Kuzey Afrika valisi Musa bin Nusayr’ın komutası altına giren Tarık, Müslüman olmasıyla azat edilmiş ve komutan olarak görevlendirilmiştir. Bu dönemde Tanca ve Ceuta’nın fethine katılmıştır. 708 yılında Tanca valisi olan Tarık, Endülüs’ün fethine kadar bu görevde kaldı.

Ta ki rüyasında O’nu görüp askerleriyle birlikte bir an bile dönüşü düşünmemek adına tüm gemileri yakana kadar… Tarık Bin Ziyad, 1492’ye kadar İspanya’da hüküm sürecek İslam Devleti varlığının temelini atmış ve 700 yılı aşkın süren İslam medeniyetinin kurucu şahsiyetlerinden biri olmuştur. Kuzey Afrika’nın İspanya’ya bakan kıyısı Sebte’nin Kontu Julianos çeşitli sebeplerle Vizigot Kralı Rodrigo’ya kızgın olduğundan Musa bin Nusayr’a başvurarak onu İspanya’nın fethi için teşvik ediyordu. 710 yılında Musa bin Nusayr tarafından Güney İspanya’ya gönderilen Tarif bin Malik kumandasındaki 500 kişilik birliğin keşif seferinde başarı göstermesi ve bol miktarda ganimetle geri dönmesi Endülüs’ün fethi konusunda müslümanları cesaretlendirmişti. Bunun üzerine Musa bin Nusayr, Tarık bin Ziyad’ı Endülüs’e gidecek birliklerin kumandanlığına tayin etti. 7000 kişiden oluşan ordunun büyük çoğunluğu Berberiler’den meydana geliyordu. Sebte’den gemilerle İspanya’nın en güneyindeki Calpe bölgesine ulaşan Tarık, fetihten sonra kendi adıyla anılacak olan Cebelitarık’ta 28 Nisan 711 tarihinde karargâh kurdu.

Tarık, ilk deneme seferinin ardından kuzeye doğru yöneldi. Çünkü asıl hedefi Cordoba şehriydi. O sırada Vizigot Kralı Rodrigo, Kuzey İspanya’daki bazı şehirlere saldıran Franklar’la mücadele ediyordu. Kurtuba ile Rodrigo’nun bulunduğu Arbune (Narbonne) şehirleri arasında 1000 mil kadar mesafe olduğundan Tarık ilk anda önemli bir direnişle karşılaşmadı ve kuzeye doğru ilerledi. Birkaç defa önüne çıkan Rodrigo’nun yeğeni Bencio’yu mağlup etti. Bunun üzerine Rodrigo büyük bir ordu topladı. Bu ordunun asker sayısı hakkında tarihçiler 40.000 ile 100.000 arasında çeşitli rakamlar vermektedir. Tarık, Musa bin Nusayr’a mektup yazarak yardım istedi. Musa da 5000 kişilik destek birliği gönderdi. İki ordu Şezune (Sidonia) şehri yakınlarındaki Lekke vadisinde (Rio Guadalate) karşı karşıya geldi. Tarık burada orduya karşı bir konuşma yaptı. İki ordu arasında 8 gün devam eden savaş sonunda Vizigot ordusu 26 Temmuz 711 tarihinde ağır bir yenilgiye uğradı. Tarık bin Ziyad, Guadalete Muharebesi olarakta bilinen savaşta Vizigot kralını ağır bir yenilgiye uğrattı. Savaştan sonra Musa bin Nusayr, Tarık’a yolladığı mektupta kendi emri olmadan İspanya iç bölgelerine girmekle İslâm ordusunu tehlikeye attığını ve kendisi gelinceye kadar bulunduğu yerden ileriye gitmemesini emretti. Ancak Tarık, Musa’nın emrini dinlemedi ve Kont Julianos’un tavsiyesine uyarak ordusunu farklı şehirlere göndermek için birliklere ayırdı. Tarık’ın görevlendirdiği kumandanlar kısa sürede Malaga (Mâleka), Elvira (İlbîre) ve Cordoba’yı ele geçirirken kendisi Ecija (İsticce) şehrini fethettikten sonra Vizigotlar’ın başşehri Toledo (Tuleytula) üzerine yürüdü ve önemli bir mukavemetle karşılaşmadan şehri fethetti. Ardından, dağlık bir bölgenin arkasında yer alan ve Hz. Süleyman (as)’a nispet edilen ve 360 ayaklı olduğu söylenen bir masayı burada ele geçirmesi sebebiyle Medînetülmâide diye adlandırılan şehre yöneldi. Tarık, daha sonra Emaye (Amaya) şehrini alıp önemli miktarda ganimet elde etti ve 712 yılında Tuleytula’ya döndü. 712 yılında Musa bin Nusayr 18.000 kişilik bir orduyla Endülüs’e geçerek Sevilla, Carmona, Niebla (Leble), Merida (Mâride) şehirlerini fethetti ve Tarık bin Ziyâd’la, Toledo’da buluştu. Musa bin Nusayr, Tarık’tan ele geçirdiği ganimetleri ve Hz. Süleyman (as)’a ait olduğu söylenen masayı istedi; Tarık masa ile birlikte bütün ganimetleri Musa’ya teslim etti. Musa bin Nusayr’ın Tarık’a olan öfkesi fazla sürmedi ve iki kumandan fetih faaliyetini İspanya’nın kuzeyine doğru iki koldan sürdürdü. Ertesi yıl Leon (Liyûn), Galicia (Cillîkıye) bölgeleriyle Lérida (Lâride), Barselona (Berşelûne) ve Saragossa (Sarakusta) şehirleri alındı. Böylece Müslümanlar, İslâm tarihinde ilk defa Fransa topraklarına kadar ulaştı. Musa ve Tarık’ın fetihleri sonucu İspanya’nın tamamına yakını ele geçirilmiş oldu. Üç yıl gibi kısa bir süre içinde kuzeyde küçük bir bölge olan Asturias dışında bütün İspanya’nın zaptedilmesi ve İslâm ordularının Fransa içlerine kadar ilerlemesi İslâm fetih siyaseti açısından önemli bir gelişmedir. Fetihlerin tamamlanmasına yakın bir sırada Halife Velîd bin Abdülmelik’in elçisi Mugis er-Rûmî, halifenin Musa ve Tarık’ın Dımaşk’a geri dönmelerini isteyen mektubunu getirdi. Musa biraz ağırdan alıp fetihlere devam edince ikinci bir elçi aynı emirle geldi. Bunun üzerine Musa ve Tarık pek çok ganimetle birlikte 714 yılında Endülüs’ten ayrılıp Dımaşk’a döndüler ve Halife Velîd’in son günlerinde onunla görüşüp ganimetleri teslim ettiler. Kabiliyetli, dirayetli ve cesur bir kumandan, aynı zamanda güçlü bir hatip olan Tarık bin Ziyâd’ın, ömrünün geri kalan kısmını herhangi bir görev almadan gözden uzak bir yerde geçirdiği ve 720 yılında vefat ettiği belirtilmektedir.
Özetle: Tarık bin Ziyad İslam’ın Avrupa’ya yayılmasında büyük rol oynadı. Ordusuyla çeşitli bölgelere seferler düzenledi. Bu sayede Endülüs’teki devletin genişlemesini sağladı. Üç yıl gibi kısa bir sürede İspanya’nın tamamını fethetti. Müslüman olduktan sonra yaşamını İslam’ı yaymak için harcayan Tarık bin Ziyad, VIII. yüzyılın ilk çeyreğini geçmeden vefat etti. İsmi Cebeli - tarık Boğazı’na verildi.